DX8

'Ayrıldık.. üstümden bi ağırlık kalktı'' demişsin.
Sana yüklediğim anlamdı o! Artık eskisi gibi 'Hafifsin'..


Gitsen de, kalsan da ve hatta ölsen de sakin ol. Kimsenin umrunda değilsin..

Mutluluk mu? En son küçükken annem bana oyuncak bebek aldığında yaşamıştım o duyguyu..

Ne acıdır insanın bildiğini anlatamaması. 'Ben' deyip susması, 'Sen' deyip ağlamaklı kalması..

Ağlanacak halimize gülüyoruz deyip kızıyorlar! O da bir şey mi! Ölünecek halime yaşıyorum ben..

İnanması zor, katlanması güç ama, alışıyor insan bir müddet sonra yaşamaya. Sırtının ortasında onlarca bıçakla..

Bir boğazın ayırdığı iki kıta gibiyiz seninle;
senin orada ışıkların yanıyor, benim ise burada ciğerim..


Ne deliyim ne körüm. Ne sağırım ne sayrı. Mutluyum kısacası. Ve hiçbir şey istedigim yok. Senden felek. Ama yine de. Ucuz olsun ekmek. Ve pahalı olsun insan hayatı…

Burada bir kez daha başlıyorsa gurbet imtihanı,
Ölmek değil bir daha görmek intiharım..


Annem bile böyle vicdansızca vazgeçirmedi beni sütünden. Alıştırdı önce. Sen, sensizliği öğretmeden gittin benden. Bencilce..

Ölüm meleği değildi belki, ama adımları can alıcıydı gittiğinde. Adı mı neydi? Boşverin, hiç çomak kalmadı elimde..

Yalnızlık; şizofren diyaloğudur! Sen "gelecek" dersin inatla, için "gelmeyecek" der dürüstçe..

Babama sarılmak için parmak uçlarımda yükselirdim.
Şimdi babamdan uzunum babam yok..


Beni kötü biri olarak hatırlayın, hiç sakıncası yok. En çok iyi biri olduğumda zarar verdiniz!

Terk edilen birine 'hayat nasıl gidiyor' diye sorulmaz. Çünkü zaten tek sorun; hayatın devam ediyor olmasıdır..

Saklama yeteneği yüksek olan, güçlü biriyim. Hatta gözlerimden yaşlar düştüğünde bile şu iki kelimeyi söylerim: “Ben iyiyim.”

Biliyormusun, geçenlerde midemi yıkadılar! Doktor sordu ''en son ne yiyip içtin'' diye. O söyledi, ben yuttum diyemedim..

Ölüler toprağa gömülür, hatıralar yüreğe. 
Toprak mı vefalı, yürek mi vefalı bilmiyorum..


Bazen üzüntüler, gözyaşlarının ulaşamayacağı kadar derindedir..

Senin gülerek çekildiğin fotoğraflara ben ağlayarak bakıyorum..

Bir kağıda "sensizlik" yazdım. Yine de çok hoşuma gidiyor. Çünkü sen'sizlik kelimesi bile sen'le başlıyor..

Uyumak zor, uyanmak kolay olacak. Sabahı iple çekeceksin. Ne geceler rahatlatacak seni, ne gündüzler. Ölmeyi isteyip ölemeyeceksin..

Bu dünyada hiçbir şey görüldüğü, hatta yaşandığı gibi değil, her şey hatırlandığı gibi..

Kelimelere haber saldım. Heceleri yağmur ile rüzgar getirdi. Şimşekleri gizledim sabrımda, ve şimdi gözlerimden oku sessizliğimi..

Ana-Baba kuzusuyken daha dün, şimdi kolu kırık, kanadı kırık..

Hiç bir şey yapmadan da yorulabiliyor insan.
Düşündükleri ağır geliyor mesela..


Bak sana Kayseriyi anlatayım; deniz yok ama bazen boğuluyorsun..

Göstermeyin Yüreğinizin Yangınını Kimseye.
Çünkü Odun Atacak Vicdansız Çok!


Çift Mesai Yapar Ömrün. Gündüz Yaşamaya, Gece Ölmemeye Çalışırsın..

İlerde sen ne olacaksın biliyormusun?
Sen pişman: ben başkasının..


İnanın gözlerimin değil, acılarımın uykuya ihtiyacı var..

Silmeye alışkın insanlardık.
Önce gözyaşımızı sildik, sonra birbirimizi..


Bu kez soğanın da, tozun da bir günahı yok..
Aklıma sen geldin. Oturup ağladım...


Biliyorum; yarınlarım dünden farksız. Hayat mı bana küstü, ben mi ona küstüm hatırlamıyorum; ama şu aralar fena dargınız..

Ruhunu kaybetmiş bir insanda yaşamın anlamını aramak ne saçma! Belki de yerin üstündeki cesetler, altındakilerden daha fazla..

Öyle bir öleceğim ki; otopsi raporu ölüm sebebimde aşırı dozda yalnızlık yazacak..

Sana dair evde ne varsa her şeyi topladım. Son kez bir baktım. Bu sefer acıyı içime atamadım, ve her şeyini yaktım!

Evdeki bayat ekmek gibiydin, ben sana nimet deyip başımın üstünde tutarken; sen başkalarının çöplüğünde küflenmeyi tercih ettin..

Mezara gerek yok! “O”nun 2 dudağının arasına gömün beni. Yakından görmek istiyorum elveda diyen katilimi..

Gelme çocuk! Benim denizimde yüzemezsin sen, kolların kısa kalır dalgalarıma, ölürsün çocuk! Bulaşma yalnızlığıma..

Bugüne kadar gözyaşlarımı hakedecek bir insan görmedim. Ya benim gözyaşlarım değersiz ya da uğruna gözyaşı döktüğüm insanlar edersiz..

Ne yürek kaldı sana verecek, ne de inancım kaldı seninle bu yolda gidebilecek. Kızgınlıklarım içimde kor oldu, seni toprağa gömecek..

Bir dokunsan ağlayacağım. Yanardağı gibiyim püskürüp dağılacağım. Paramparça olacağım. Her bir parçam birbirinden habersiz..

Bilmezler yalnız yaşamayanlar nasıl korku verir sessizlik insana; insan nasıl konuşur kendisiyle; nasıl koşar aynalara bir cana hasret, bilmezler..

Bu şehirden her gidişinde, şehri sanki ben uğurluyorum. Sen benden gideli çok oldu ama, ben sana hala el sallıyorum..

Annem haklıymış çok beceriksiz çıktım, yaşadığım her acıyı elime yüzüme yüreğime yansıtıyorum..

Ben Acının Kirpiğinden Öpmüşüm. Huzur Bana Göz Kırpmaz..

Parmak uçlarıma hapsettim seni. Dokunduğum her yerde seni hissediyorum, canım yanıyor..

O gelse, çok sevse, hiç gitmese! 
Çok saçmaladım.. neyse...


Ben ölünce birisi ona şunları söylesin. 
Bu KIZIN hayalleri; tabut değildi..


Öyle zengin bir sofradır ki yaşam, acılardan sonra tatlıları beklemelidir insan..

Önce, büyük büyük düşündüm. Sonra büyük büyük yaşadım. 
Ne varsa; onlar aldı. Banada küçük bi ölüm kaldı..


Diyelim ki sana çıldırmak yasak, sana ağlamakyasak, yarın yasak, düş yasak.
Diyelim ki üşüyorsun kısacık bir ömrün sığınağında;
bir çay bile ısmarlamıyor hayat!


En güzel şiirdir, mezar başında edilen dualar.
İçinde iyi dilekler vardır, gidene geç kalan..

Hasretinin Tavan Yaptığı Yerden Assam Diyorum Kendimi..


Seni başkasıyla dans ettirecek müzik, benim cenaze marşım olsun..

Yıllar Çok Hırpaladı Benliğimi, Nasılda Yorgunum
Yaşamaktan. Belkide Yaşamak İçin Savaşmaktan..


Sonunda yalnız kalacağımı bilseydim seni değil, 
hayallerle yaşamayı tercih ederdim..


Eğer sen gidipte hayallerimide sürüklersen peşine,
emin ol yağmurun olur, ıslatırım yastığını her gece!


Ne garip bir yol bu dünya.
Huzura yürümek isterken hüzüne takılmış ayaklarımız..


Anlatamadığım hikayelerimin kırıntıları gözbebeklerime hapsoldu. Ele avuca sığmayacak hayallerim bir kuş kanadında artık. Uçtu ve gitti..

Kanayan yaralar vardır, kanamaları hiç durdurulamayan. 
Eksik hayatlar vardır, içleri hiç doldurulamayan..


Sadece Susmak İstiyorum. Yalan İnsanları Kaale Almadan.
Haklıyken, Haksız Gözüksem Bile Kendimi Savunmadan.
Huzur Bulmak İstiyorum, Gözlerimi Kapayıp, 
Kimseyi Anlamadan. Sessizliği Dinlemek İstiyorum..


Bir ihtimaldin hayatımda belkileri çok.
Bir ihtilal oldun keşkeleri yok.
Ve sen benim için bir yalandın
doğruları yok..


Çığlıklar geliyor; uzaklardan...
Orta yerindeyim, zamanın...
Varla, yok arası...
Belki, gecenin yarısı...
Belki de, sabahın tenhası...


Belleği tam, ufku geniş, kusurlu bir çocuk bu.
Aslında çiğ bir umut, bir gün bitecek emekliliğimiz. 
Yaşlıydık doğurduğunuzda bizi, gençleşerek öleceğiz!


Hayat bir fotoğraf makinesi objektifi değil. 
Ne yazık ki her karesinde gülemiyoruz..


Boşaltılmış bir evin duvarı gibidir bazı insanlar!
Öyle dik, öyle mahzun, öyle yalnız..


Üzülme deme bana! Ben o kadar şanssız bir insanım ki;
oltamı ne zaman denize atsam, balık yerine, yas tutuyorum..


Hüzün değil bu gözlerimdeki buğu.
Sadece anılara daldım da, biraz acıttı işte..